Saturday, December 24, 2005

Radikal gazetesinde Tirdad Zolghadr Röportajı

Mahmut Hamsici Tirdad Zolghadr
11 ocak 2006

Ortadoğu'da sanat adına

Ülkemiz sanat ortamının Ortadoğu ülkelerinden pek sık misafir ağırladığı söylenemez. Hal böyleyken yurt sathına İranlı, hem de Ortadoğu sanatı ve kültürü üzerine kafa yormuş bir sanat eleştirmeni, küratör geldiğini duyduğumuzda bize düşen kayıt cihazımızı kaptığımız gibi misafirimizin yanına gitmek oluyor. Bahsi geçen misafirimiz Platform Garanti Güncel Sanat Merkezin'de 'Ürkekliğin Zevki' başlıklı bir söyleşi vermek için İstanbul'a gelen Tirdad Zolghadr. Yakın zamanda ortak küratörlüğünü yaptığı Ehnic Marketing, Centre D'Art Contemporain, Cenevre ve 7. Uluslararası Sharjah Bienali bulunan Zolghadr dünyaca prejtijli sanat dergisi Frieze ile İsviçre ve Almanya mahreçli çeşitli dergilere yazıyor; Ortadoğu sanatı ve kültürüne odaklanan Bidoun dergisinin editörlüğünü yapıyor. Tirdad Zolghadr'la söyleşimizde Ortadoğu semaları üzerinde dolandık durduk.

MH: Dünya sanat ortamları üzerinde Batı ülkelerinin ciddi bir hegemonyasının bulunduğu aşikâr. Çevre ülkelerdeki sanat ortamları kendi aralarında kuracakları ağlarla bu durumun üzerlerindeki olumsuz etkisini azaltabilir mi?

TZ: Kesinlikle, bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum. Örneğin, Kahire, Tahran, Beyrut, İstanbul gibi mekânların kendi aralarında ilişkileri yok. Kahire, Paris ve Londra ile ilişkide; İstanbul, Londra ve New York'la ilişkide. Ama bu şehirlerin kendi aralarında ağlar olsa, ABD ve AB ülkelerine yönelik değil de kendileri için bir şey yapsalar o zaman bu, hem Batı ülkelerinin daha fazla ilgisini çeker hem de onların hâkimiyetini kırar. Yani sadece Doğulu sanatçılar 'Güzel, ilginç bir iş yapmış ona yardım edelim' bakışı ortadan kalkar, Doğulu ülkeler onlara rakip olabilecek sanat ortamları yaratır.

MH: Ortadoğu özelinde sanat eleştirmenleri, küratörler, sanatçılar vs.. tarafından bu yönde yürütülen çabalar var mı?

TZ: Fazla değil. Herkes daha çok kendisiyle ilgili, herkes çok meşgul ve kimsenin bunu oluşturmak için enerjisi yok. Ama son dönemde İstanbul'da, Beyrut'ta, Tahran'da çok güzel projeler hayata geçiriliyor ve önümüzdeki 10 yılda en azından bu ağları kurmak için bir platform kurulacaktır diye düşünüyorum.
Bir de sanırız sözünü ettiğimiz platformların oluşturulması sanat ortamlarının gücünü de aşıyor. Ortadoğu ülkelerinin kendi aralarında daha fazla siyasal, ekonomik, kültürel ilişkiler kurması da bu noktada önemli olmalı. Bu gerçekten çok önemli. Hatta size uç bir örnek vereyim. Bugün Mısır ve İran arasında yolculuk yapmak imkânsız. Benim Tahran'dan Kahire'ye gitmem sadece Britanya pasaportu sahibi olmamla mümkün olabiliyor.

MH: 9. Uluslararası İstanbul Bienali sırasında bazı Batılı gazeteler tarafından İstanbul'un Ortadoğu sanatının merkezi olabileceği öne sürülmüştü. Sizce İstanbul'un böyle bir potansiyeli var mı?

TZ: Merkez olduğunu düşünmüyorum. Bir merkezden söz edilecekse Beyrut bunun için daha uygun. Ama sanatçılar için çok önemli bir buluşma noktası. Tabii ki çok ilgi çekici bir platform olduğunu düşünüyorum, ama daha küçük işbirliklerine de ihtiyacımız var.

MH: Ortadoğu'daki ekonomik problemlerin ve Amerikan işgali gibi siyasi gelişmelerin sanat üretimine etkisi nedir?

TZ: Öncelikle ekonomik durumun çok büyük bir problem olduğunu düşünüyorum. Mesela İran'da ekonomik durum gittikçe kötüye gidiyor ve Tahran'daki sanatçılar diğer sanatçılar gibi burjuvazi içinden çıkan, parası olanlar oluyor. Fakir çevrelerden gelenlerin sayısı son derece kısıtlı. Evet, emperyalizm de bölgeyle çok ilgileniyor. İran da bunun bir parçası. Ama bu, örneğin İranlıların hayatında en temel gündem maddesi değil.

MH: Bugün İran'daki sanat ortamlarının durumu nedir?

TZ: Farklı kuşaklardan birçok sanatçı var. 70'li yıllarda uluslararası planda çok ünlü olan sanatçılar var ve hâlâ oradalar. Çok geniş bir genç sanatçı topluluğu var. Sanatın çeşitli alanlarında ürünler veriyorlar. Ancak küratörler, sanat eleştirmenleri, galeriler, sanat alanında öğretim üyelerinden oluşan bir ağ yok. Galeriler sadece satma amaçlı çalışıyor, öğretim üyeleri çok yaşlı, yeteri kadar sanat eleştirmeni ve küratör yok.
Dolayısıyla sanatçılar yalnız. Performans sanatı, fotoğraf, video art vs... gibi çeşitli alanlarda çok güzel ürünler üretiyorlar ancak bunun geri beslemesi olmuyor.

MH: İslami rejim sanat üretimini nasıl etkiliyor?

TZ: Bunun sanat dünyasındaki insanlar için bir problem olduğunu düşünüyorum. Ama bu, en büyük problem değil. Örneğin sansür durumu şöyle; eleştirel olabilirsin, hükümeti eleştirebilirsin, yalnız lideri, savaşı ve dini eleştiremezsin. Bu üç şeye dokunmazsan üretebilirsin. Devlet bunu çok ciddi ele almıyor.
Beş yıl önce devlet internetin ülkeye girişini çok ciddiye almadı. Şimdi herkes internet kullandığından devlet internet üzerindeki sansürü artırdı. Eğer sanat da çok başarılı olursa devlet tarafından daha fazla sansür edilecek. Bugün sanat alanındaki en büyük sorun ise sanat okulları, küratörler vs. olmaması.

No comments: